Bir adada oldukları için görülmesi en muhtemel hayvanlar keçilerdi. Bu küçük ayaklı hayvanların izlerini ve zeytin çekirdeğine benzeyen dışkılarını takip etmeye karar verdiler. Böylece onların su içtikleri yerleri bulacaklardı. Sağ taraflarında ağaçların yoğun olduğu bölgeye doğru yürüdüler, bir süre sonra gerçekten de keçilerin izleri gittikçe belirginleşmeye başladı. Üçü birden bulacakları suyun bir akarsu, çay gibi hareketli bir su olması için dua ediyordu. Çünkü durgun sular genelde içilmeyecek kadar pis, akan sular ise temiz ve kokusuz olurdu. Eğer su kaynağı bulamazlarsa akıllarına tek gelen, gece kurdukları tentenin üzerinde birikecek yağmur sularını kullanmaktı. Bunu sene başında yaptıkları doğada kalma eğitimi sırasında öğrenmişlerdi. Ancak yağmur yağması gerekiyordu. (…) Öğretmenimiz yönleri anlatırken şöyle demişti; “Eğer doğadaysanız ve nerede olduğunuzu bilmiyorsanız bakacağınız birkaç yer var. Öncelikle ağaçların yosun tutmuş taraflarını bulmalısınız, bu bize kuzeyi gösterecektir. Sonra da karınca yuvalarının girişlerindeki toprak yığıntısının olduğu yöne bakın, bu da kuzeyi işaret eder”. Hadi şimdi hep birlikte bakalım ve emin olalım. Hepsi birden çevrelerindeki ağaçların gövdelerine bakmaya başladılar. Biraz sonra sesler duyuldu. “Buldum, buldum.” Bu sefer Cem elinde bir bayrak sallıyordu. Bayrak, bir ağacın tamamen yosun tutmuş tarafındaki minik kovuğuna konmuştu. Üzerinde, “2” Buldum hemen yönümü, çizdim sonra yolumu, yazıyordu. Hemen onu da torbaya yerleştirdiler. Midas’ın Geveze Berberi ve Prenses Ada’nın Tuhaf Ayakları adlı kitaplarıyla tarih, mitoloji, arkeoloji ve antropolojiyi yakınımıza getiren İpek Arman, bu kez yön bulma ve doğayı incelikle okuma konuları üzerine eğiliyor. Hayatları aniden gizemli bir maceranın sosuna bulanan, bu sırada hem doğayı hem de birbirlerini yeniden keşfeden öğrenci grubunun hikâyesi, şimdi sizin sularınıza demir atmaya hazırlanıyor. İyi okumalar. Yüzer okul Dafne’de öğrenim gören Yakamoz grubu, kendilerini ıssız bir adada bulur. Hiç anlaşamayan bu yedi öğrenci, hiç bilmedikleri adada koca beş gün geçirecektir. Üstelik keşifler yapacak, şifreler çözecek, yiyecek bulacak ve bir hedefe ulaşmaya çalışacaklardır. Ama önce takım olmayı başarmaları gerekmektedir. Yön bulmanın incelikleri nelerdir? Yiyeceklerimiz kısıtlıyken doğada nasıl beslenilir, enerji veren besinler hangileridir? Temiz su kaynaklarına nasıl ulaşılır? Yosunlar ve karınca yuvaları bize neler fısıldar? Kutup Yıldızı nasıl bir yol arkadaşıdır? Gölgeler bize hangi konuda yardım edebilir? Hepsi ve fazlası, Yakamoz grubunun keşiflerinde saklı. (Tanıtım Bülteninden) Kitap Adı: Dört Kuleli Şövalye Kalesi Yazar: İpek Arman Yayınevi: Elma Yayınevi Hamur Tipi: 2. Hamur Sayfa Sayısı: 64 Ebat: 13,5 x 19,5 İlk Baskı Yılı: 2020 Baskı Sayısı: 1. Basım Dil: Türkçe Barkod: 9786059795906
Yayınevimiz, 1998 yılında IAT Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti. bünyesinde Academyplus Yayınevi markasıyla faaliyete başladı. 2000 yılında Akademi Artı Yayıncılık Matbaacılık İç ve Dış Ticaret AŞ olarak bağımsız bir firmaya dönüştü. 2003 yılından bu yana ELMA YAYINEVİ markamızla faaliyetlerimize devam ediyoruz.
Elma Yayınevi olarak Toplumsal Gelişim ile İş-Yönetim alanlarında kitaplar yayımlıyoruz. 2017 senesi itibarıyla yayın seçkimizi genişleterek Popüler Bilim, Popüler Kültür, Anne-Çocuk ve Eğitim kitaplarına da ağırlık verme kararındayız.
2006 yılında anı, yakın tarih ve biyografi alanlarındaki kitaplarımızı bir diğer markamız İZGÖREN YAYINLARI aracılığıyla okurlarımızla buluşturmaya başladık. 2010 yılında çocuklara da ulaşmak istedik ve ELMA ÇOCUK markamız ortaya çıktı. Böylelikle çocuk ve yetişkin kitaplarımız olmak üzere, yayın hayatımız boyunca nitelikli birçok kitabı okurlarımızın beğenisine sunduk. Yılın Çocuk Romanı dalında aldığımız, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) 2014 Jüri Özel Ödülü ve yayımlandıkları tarihten itibaren on binlerce basan kitaplarımızla da bu beğeninin geri dönüşünü aldık okurlarımızdan.
ELMA YAYINEVİ olarak kitapla, okumakla, bilimle ve eğitimle ilgili her konuda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz ve amacımızın sadece para kazanmak olmadığını bilmek bizi günden güne daha da büyütüyor ve geliştiriyor.