Merhaba,
1974 yılının bir bahar sabahı Ankara'da doğmuşum ama çocukluğum ve öğrencilik hayatım Bodrum'da geçti. Geniş bir ailede kuzenler, teyzeler, büyük halalar vs. ile geçen bazen sıcak, eğlenceli, kimi zaman da sıkıcı ve yağmurlu günler hatırlıyorum. Bodrum o zamanlar İstanbul'a bağlı şirin bir ilçe değil, bildiğin balıkçı kasabasıydı. Canımız çok sıkılınca kaleyi gezmeye giderdik. Babamın davudi sesiyle sık sık okuduğu ''Fahriye abla'' şiiri, ''23 nisan'' şiirlerinden çok daha önce girdi hayatıma. Kulağım dizeleri, güzel sesi ve hayali karakterleri sevmeye o zamanlarda alıştı. Okul hayatını pek sevemediğimden olacak çabuk bitsin diye iyi çalıştım yıllarca. Sonra, ''ben ne yapacaktım ya...'' dedim. Benim derdim kalem, kağıt, boya, şair, çizer, dergi, kitapla, insanla idi. Üniversite ve okuduğum bölüm şık bir etiketten öteye gidemedi.
Şimdi şık bir etiket gibi değil, boynuma doladığım el örgüsü, sıcacık bir atkı gibi taşıdığım bir işim var; Yazıyorum. Her başladığım dosya ile yeni bir yolculuğa çıktığım, sevimli, afacan, renkli, geveze bir iş. Bir dost.
Elma Yayınevi benim yol arkadaşlarımdan. Düşen enerjime her zaman ''hadi hadi kalk'' diyen Gülderenim, her satırımı köşe bucak dolaşıp, ''artık oldu, yeter'' dedirtene dek rahat etmeyen Demetim ve diğer tüm dostlar. Bana yazı yazmanın bazen iç sıkan yalnızlığını unutturanlar. Onlarsız olmazdı.
Ha bu arada, evliyim, bana durmadan konu çıkaran pek sevgili eşim ve şahane çocuklarım var.